Hayatımda her zaman aradığım şey gerçek arkadaşlıktı. Bütün çabalarımda ailem ve arkadaşlarımla sağlam ve anlamlı arkadaşlıklar için gayret ederdim. Askerliğimden önce oturduğum semt oldukça dindar insanların yaşadığı bir yerdi ve ben de zaten her zaman Allah'ı seven ve Ona inanan biriydim. Doğal olarak çevrem ve arkadaşlarım bu dindar insanlardandı. Bu nedenle özlemini duyduğum arayışım Allah'a olan inanç ve sevgimle birliklte beni bu insanların arasına itmişti. Amacım inandığım Allah hakkında doğruları bulmak özellikle de aralarında bu konuda eğitim görmüş kişilerin deneyim ve bilgilerinden de yararlanıp sağlıklı bir inanca sahip olmaktı. Yaklaşık beş yıl sonra öğrendiklerim ve onlarla beraber yaşadıklarım bana pek inandırıcı gelmedi. Çünkü içtenlşkle aradığım inanca dayalı sevgi ve saygı göründüğü gibi değildi. Daha sonra askerlik görevimi yerine getirmek için gidişim onlardan da ayrılışım oldu.
Ocak 1983'te askerlik görevimden döndükten sonra yeni bir arkadaş ve iş çevresine girdim. Bir süre sonra da almanca kurslarına başladım. Kursumun ilk kısmı bittikten sonra Almanya'daki akrabalarımın yanına gittim. Amacım almancamı ilerletmek ve orada kalmaktı. Derken iki hafta sonra bir Pazar günü almanca öğretmenimle karşılaştım. Tatil için oradaydı. İlginç olan birbirimizin gideceğinden haberimizin olmamasıydı. O gün onunla girlikte hayatımda ilk kez kiliseye gittim. Sonra kaldığım üç ay boyunca fırsat buldukça kiliseye gitmeye ve bazı etlinliklere katılmaya çalıştım. Çünkü yaşadıklarım ve gördüklerim beni etkilemişti. Bir yanda Türkler ve inançsız Almanlar arasındaki kötü ilişkiler diğer yanda kendimi onlardan biri gibi hisettiğim. İnançlı Almanlar'ın yakın sevgisi ve arkadaşlıkları bir Türk olarak beni yeniden inancın önemi ve doğruluğu konusunda düşündürmeye başlamıştı.
İşlerimin olmaması nedeniyle İstanbul'a döndükten sonra kiliseye gitmeye ve eski bilgilerimle yeni öğrendiklerimi karşılaştırmaya başladım. Fakat o zamanlar gururlu bir şekilde kendi kendime karar vermiştim. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenmeden hiç bir şeye karar vermeyecek ve etkilenmeyecektim. Gariptir ama kendi kendime anlamsız bir şekilde direnmeye başlamıştım. Aslında direndiğim benimle anlamlı bir ilişki durmaya çalışan Tanrı'nın kendisiydi. Sanırım bu, içinde yetiştiğim kültürün verdiği bir çeşit savunma içgüdüsüydü.
Yaklaşık sekiz ay sonra yavaş yavaş Tanrı'nın benimle İsa Mesih aracılığıyla ilişki ve arkadaşlık kurmak istediğini hissediyordum. Ama yine de anlamadan karar vermek zordu. Bu konunun beni zorlamaya başladığı anlarda yaşadıklarımı derinlemesine düşündüğüm bir gün, işten eve dönerken özellikle İncil'de anlatılan iki olay beni çok etkilemişti. Bunlardan biri oniki senedir kanaması olan bir kadının iyileşmesiydi. Çünkü bu kişi varını yoğunu iyileşmek için harcamıştı, ama yine de iyileşememişti. Fakat bir gün onun yaşadığı bölgeden geçen İsa Mesih'e dokunduğu anda hemen iyileşmişti. Çoğu zaman bizler de böleyızdır. Çareyi hep başka yerlerde ararız, oysa gerçek şifa veren ve merhamet eden bizi yaratandır bunu hiç düşünmeyiz.
Diğer olayda ise Rab İsa Mesih çarmıha gerilirken yanında çarmıha gerilen iki suçludan biri O'na Tanrı'nın egemenliğine girdiğinde beni unutma demişti. İsa Mesih'in ona verdiği cevap sana söz veriyorum bugün sen benimle birlikte cennette olacaksın idi. Bu şunu gösteriyorki o suçlu ne kadar günahkar olursa olsun İsa Mesih'in ona gösterdiği sevgi, merhamet, ve bağışlama her türlü takdirin üzerindedir. İşte bu iki olay bana gösterdiki her şeyi iyice anlamasam da İsa Mesih'e güvenebilirdim. Çünkü O gerçekten karşılıksız seven biriydi. O gece ilk işim Almanca öğretmenimin evine gitmek oldu. Bütün bunları ona anlattım. O da bana İsa Mesih'i nasıl kabul edebileceğimi anlattı. O gece beraberce dua edip İsa Mesih'i hayatıma davet ettim.
O zamandan sonra gerçek anlamda istediğim arkadaşlığı bulabilmiştim. Anlamam gereken hiçbir şeyin mükemmel olmadığıydı. Ama bizi yaratanın gücüyle karşılıksız ve içten sevgiyle en iyisini yapabilirdim. Bunu keşfetmek hayatımdaki en büyük adımdı. Şimdi de her zamanki gibi zorluklar ve sıkıntılar olmuyor değil, ama bütün bunları Tanrı'nın esenlik veren ve teselli eden gücüyle aşabildiğimi görüyorum. Şunu içtenlikle söylüyebilirim ki şimdi başkalarında benim istediğim gibi değil, tam tersine sevilmesi gerektiği gibi sevebiliyorum.
Diğer tanıklıklar
Türkçe sayfa
Answering Islam Home Page