Bahadır
Merhaba... Aşağıdaki satırlarda Tanrı ile olan kişisel ilişkimin başlamasına yol açan ruhsal yolculuğumu sizinle paylaşmak istiyorum.
Tanrı konusunda düşünmeye ilk başladığım zamanlar, lisenin son dönemleriydi. Aslında lisedeki yaşantıma bakıldığında Tanrı ve yaşamımın anlamı hakkında düşünmeme neden olacak pek bir şey yok gibi görünüyordu. Çünkü şehirdeki en iyi okullardan birinde, yine çok popüler bir arkadaş grubunun içindeydim. Neredeyse her haftasonu bir parti ya da eğlenilecek bir fırsat vardı yaşamımda. Arkadaşlarla ve eğlenceyle geçen günler, kısaca her gencin yaşamaktan zevk alacağı mutlu ve sorunsuz bir yaşam.
Oysa yüreğimde hissettiklerim dışarıdan görünenin aksine bir kaosu yansıtıyordu. Yaşamımın tüm zevklerine rağmen her gece uyumak üzere yastığa başımı koyduğumda düşünürdüm: "Nereye gidiyorum bu yaşamda? Dünyadaki varlığım ne anlama geliyor?" Bu sorularin cevaplarının Tanrı'da olduğunu düşünmeye başladim ve Tanrı'yı daha fazla tanımak istedim. Bunun sonucunda doğal olarak bir Kur'an edinip okumaya başladım.
Kur'an'ı okumaktaki tek amacım Tanrı'nın kim olduğunu ve yarattığı biz insanlarla olan ilişkisini anlamaya çalışmaktı. Oysa bir süre geçip de kitabin neredeyse sonuna geldigim halde başlangıçta sorduğum soruların hiçbirine bir cevap bulamadığımı farkettim. Tanrı'nın kim olduğu, yaşamımın ne anlama geldiği, Tanrı'ya nasıl ulaşabileceğim... Bu soruların hiçbirine tatmin edici bir yanıt bulamamıştım.
Bunun yerine buldugum, yarattığı insanları yukarıda bir yerlerden - ya da her yerden - seyreden ve onlar hataya düştüğünde cezalandıran bir Tanrı idi. Kendi kendime "ne yapabilirim?" diye sordum; büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordum çünkü... Ve düşündüğüm şu oldu: "Bir Tanrı vardır mutlaka, ama bu Tanrı her kim ise bana ve benim yaşamima çok uzak bir yerlerden seyrediyor beni. Ve benim ile Tanrı arasında hiçbir ilişki mümkün olamaz. Sonuçta ben O'nu tanımıyorum, o da benim için hiçbir şey yapmiş değil.
Bu şekilde düşünerek geçen yaklaşik 6 ayın üzerinden bir gün bir incil edinme şansım oldu. Merak duyuyordum ancak incil'i elime aldığım ilk andan itibaren emin olduğum bir gerçek vardı: "İncil değişti, ve papazlar onu kendi çıkarlari doğrultusunda kullanırlar.
Buna rağmen içimdeki merakı yenemedim ve bu kitabı okumaya başladım. Öncelikle dikkatimi çeken, daha önce okuduğum hiçbir öğretide görmediğim karşılıksız ve menfaatsiz sevgi anlayışıydı. Tüm kitap, İsa adındaki o garip adamdan bahsediyordu ve bu İsa gerçekten dünyada yaşamış herkesten çok farklıydı! İncil'in insan yaşamı ve ilişkileri konusunda anlattığı hiçbir şeyde katılamayacağım bir nokta yoktu. Beni, bir insan olarak kişiliğimi yine bana o kadar iyi anlatıyordu ki şaşırıp kalmıştım. Buna ek olarak incil'de okuduklarım, "tanrı benim için hiç bir şey yapmadı" şeklindeki kararima karşın çok farklı bir şey söylüyordu :
Senin şimdiye kadar düşündüğünün aksine Tanrı sana çok yakın. Hatta yaklaşık 2000 yıl önce Tanrı bu dünyaya bir insan bedeninde ( İsa Mesih ) geldi. Sana o kadar yakın ki, tüm görkemini bırakarak dünyada tıpkı seninki gibi bir beden içinde yaşadı. Üstelik, senin şimdiye kadar işlediğin tüm günahlarından, sorunlarından kurtulman için kendisi sana bir kurtuluş sağladı. Çarmıh üzerine kendi isteğiyle giderek orada senin günahlarının bedelini ödemek üzere senin yerine öldü. Ve tüm görkemiyle 3. gün ölümden dirilerek sana sonsuz yaşam vereceğini kanıtladi. Tabi ki eğer bunu istersen.
O güne kadar okuduğum, duyduğum ya da gördüğüm hiçbir sevgi ve fedakarlık tanımı, bundan daha anlamlı değildi. Tanrı'nin beni aslında ne kadar çok sevdiğini, ve kendisiyle kişisel bir ilişki kurmaya çağırdığını ilk defa o zaman duymuştum. Tüm bu yaptıklarının karşılığında Tanrı'nın benden istediği İsa Mesih'i yaşamıma Rab ve Kurtarıcı olarak çağırarak yaşamımın yönetimini O'na bırakmamdı. Bunun ardından Tanrı bana sonsuz yaşam verecek, üstelik her an benimle olan bir "Baba" olacaktı bana.
1995 yılının yaz aylarında İsa Mesih'i yaşamıma "Efendi" olarak çağırdım. O günden bu yana yaşamımda gerçekten çok büyük değişiklikler yaşadım, çünkü İsa söz verdiği gibi yaşamıma girdi ve bana yepyeni bir yürek verdi.
Artık "Tanrı kimdir?" diye sormuyorum, çünkü O'nu bizzat tanıyorum ve O'nunla kişisel bir ilişkim var! Yaşamımın anlamı konusunda hiçbir merakım kalmadı, çünkü yine Tanrı yaşamımın yönetimini eline aldı ve her şey O'nunla çok dolu ve anlamlı. Daha önceleri bir sıkıntıyla karşılaştığımda ne yapacağımı şaşırırdım. Şimdi ise Tanrı, her anımda benimle beraber ve her sıkıntımı O'nun gösterdiği yolları kullanarak aşabilirim. Tanrı'ya olan sevgim, insanlarla olan ilişkimi de doğrudan etkiledi: Artık nefret ve kin yerine her insanı olduğu gibi sevmeyi öğrendim. Tıpkı Tanrı beni olduğum gibi, tüm değersizliğime rağmen sevdiği gibi.
Ve belki de hepsinden önemlisi, Tanrı bana hiçbir öğreti ya da peygamberin veremeyeceği bir "söz" verdi : "İsa Mesih'e iman edersen, kurtulacaksın ve Ben'i göreceksin!" Bu güvence için Tanrı'ya şükrediyorum ve O'nu övüyorum, çünkü eminim ki artık ben Tanri ile birlikte sonsuza kadar yaşayacağım!
Artık bu dünyadaki yaşamımı da O'na hizmet ederek büyük bir sevinçle sürdürüyorum. Yukarıdaki satırları yazmaktaki amacim da bu sevinci sizlerle paylaşmaktır. Size söylemek istediğim şudur ki eğer yüreğinizi İsa Mesih'e açarsanız siz de böylesine bol bir yaşama ve asla bitmeyecek bir sevince kavuşacaksınız.
Umarım yazdıklarım sizin için anlamlıdır ve sizi daha fazla araştırmaya yöneltir.